Erzincan’ın İliç ilçesinde maden ocağındaki toprak kaymasından saatler önce alanda çatlaklar görüldüğü bilgisi, zanlılardan bazılarının ifadelerinde yer aldı.
Çöpler köyündeki maden ocağında toprak kaymasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan 6 zanlı ile adli kontrol şartıyla serbest bırakılan 3 şüpheliden 2’sinin İliç Sulh Ceza Hakimliğindeki ifadelerine ulaşıldı.
Tutuklu zanlılardan oksit bölümü başmühendisi M.B, maden ocağında 2023 yılından itibaren liç bölgesinde görev yaptığını söyledi.
M.B, 2020 yılından itibaren bir şirketle danışmanlık konusunda anlaşıldığını ve nereye ne dökeceklerini bu şirketin çizdiğini anlatarak, “Proje birimi bu şirketle birlikte yığın liç işinde bizi yönlendiriyordu. Oradan gelen talimatlar doğrultusunda nereye ne kadar dökeceğimizi dizayna uygun belirliyorduk.” dedi.
“O GÜN DE 12.00 GİBİ PATLATMA YAPILDI”
Liç bölgesinde mebran işini ve inşaat işlerini iki farklı firmanın yaptığını belirten M.B, kamyonla malzeme taşınması, delme, patlatma işlerini bir firmanın yaptığını dile getirerek, “O gün de 12.00 gibi patlatma yapıldı.” ifadesini kullandı.
Başka bir firmanın da inşaat ve kaba hafriyat işlerini liç bölgesinde yaptığını anlatan M.B, “Ancak projeye uygun yönlendirmeyi Anagold şirketi proje birimi yapmaktadır. Her basamak 8 metreden oluşturulmakta, projeye göre 36. basamağa kadar çıkma yetkimiz vardı. Biz 33. basamaktayken bu olay meydana geldi.” şeklinde ifade verdi.
“Yığın için kıdemli süpervizörümüz K.Ö. bize çatlaklar olduğunu söyledi, toplantıyı bırakarak sahaya çıktım. Çıkmadan önce de A.C’ye konu hakkında bilgi verdim. Alanda önce çatlakların olduğu yeri gezdik, çatlaklar çizgi hat boyu şeklindeydi. Güneybatıdan kuzeydoğuya doğru süreklilik arz ediyordu. Jeoteknik B.M. ile görüşme yaptık, kendisi 70 milim kayma olduğunu söyledi. Bu kayma miktarı tehlikeli bir miktardır, bütün çalışanların alanı terk etmesi için süratli bir şekilde bağırarak uyarıda bulundum. Ellerinde ne malzeme varsa bırakıp çıkmalarını söyledim. Onlar alanı terk edene kadar ben alanı terk etmedim. Biz alanı tamamen boşalttık, saat 10.00’da toplantıya katılmak için oradan ayrıldım. Daha sonra 10.30’da liç bölgesine gittik, yolların hepsini kapattırdım. J.R.G, B,A. ve C.S.H. ile liç bölgesine gittik, biz gidene kadar solüsyon devam ediyordu. Gider gitmez tüm yolları kapattık, çalışmayı bitirdik ve alanı tamamen boşalttık.”
“HİBLİCİN ARKA TARAFINDA PATLATMALAR YAPILIYORDU, OLAYA SEBEP OLABİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM”
Şirket bünyesinde çalışan üst düzey yönetici olduğunu düşündüğü 3 yabancı şahsın liç alanını görmek isteğini söyleyen M.B, şunları anlattı:
“Bizim dubalarla yolu kapattığımızı görünce S. bey engel olmaya çalışıyor, K.M.A’yı arıyor. Müsaade verince 3 arabayla liç bölgesine giriyorlar. Kesinlikle bu kişilerin alana girmesinde bilgim olmamıştır. Üç yabancı şahıs ve E. hanım ile K.M.A. liç bölgesinin üst kısmına çıkıyorlar ancak Adnan Keklik alt orta kısımdan geri dönüyor, 14.28’de tam dönerken olay meydana geliyor. Kenan Öz ve Ramazan Çimen de ayrı arabayla yine onlarla bölgeye girmişler, benim bunlardan haberim yoktu. Bu alanın yıkılmasına sebep olarak ilk aklıma gelen sebep, dizaynında bir sorun olmuş olabilir. Projelendirmede sıkıntı olduğunu düşünüyorum ayrıca patlatmanın da bu olayı tetiklemiş olabileceğini düşünüyorum çünkü hiblic alanının genişletilmesi için de hiblicin arka tarafında patlatmalar yapılıyordu. Bunun da olaya sebep olabileceğini düşünüyorum.”
Tutuklu zanlılardan şirketin oksitproses müdürü H.Ü ise liç bölgesindeki projelendirmenin yurt dışı kaynaklı bir firmaya ait olduğunu ifade etti.
Bu şirketin projelendirmeyi yaptığı bilgisini veren H.Ü, “Şirket bünyesindeki projeye göre 36 kata kadar yükleme yapılmasında bir sıkıntı yoktu, biz daha 33. kattaydık. Liç bölgesinde kırılmış malzemenin serilmesi ve sulama işlemlerini yapıyorum.” diye konuştu.
“DOĞU BÖLGESİNDE 2 RADAR VE 2 ROBOTİK MAKİNE EKSİKTİ”
Olayın meydana geldiği liçin 2010 yılından itibaren yapıldığını belirten H.Ü, savunmasına şöyle devam etti:
“Bu bölgedeki ana yönlendirmeyi Anagold’un mühendisleri yapmaktadır ancak bölgede çalışanlar taşeron firmanın işçileri olabilmektedir. Radar işletme kısmı her pazartesi raporlarını bizle paylaşırdı. Liç projesine gerek kaplanılan alan gerekse de yükseklik olarak uyulmuştur ve fazla yükleme yapılmamıştır. Doğu bölgesinde 2 radar ve 2 robotik makine eksikti. Bunun için açık işletme birimi bütçesinden yer ayrıldı ancak olay olduğu tarihte bu bölgede henüz cihazlar alınmamıştı. Serme işleminde serilen toprak içerisine çimento ve kireç eklenmektedir. Bunun azaltılması yahut çoğaltılması analize gönderdiğimiz şirket içerisindeki teknik birim ve dışarıda analizi yapan firmaya aitti. Oradan gelen talimatlar doğrultusunda miktara azaltma veya çoğaltma yapabiliyorduk. Kendi bünyemizde bunun kararını veren kişi değildik.”
Liç zeminin altında yer alan kısımdaki su miktarının sürekli takip edildiğini kaydeden H.Ü, şunları anlattı:
“Toprağa verilen solüsyon da aynı şekilde takip edilmektedir, bu işlemlerle bizim birimimiz ilgilenmektedir. Solüsyon verdiğimiz kısımlarda göllenme olduğunda biz burayı zaten kesebiliyoruz ve denetliyoruz. Liç bölgesinde 3 gün önce olan kaymayla ilgili bana herhangi bir raporlama yapılmamıştı. Göreve başladığım ilk dönemde liç bölgesinde bir açılma olmuştu ancak bu radarla tespit edilemeyecek kadar az bir alandı. Burayı çakılla jeoteknik biriminin verdiği bilgi doğrultusunda kapattık, herhangi bir sıkıntı olmadı. Zaten 20 ve 50 milimetre arasındaki açıklarda sıkıntılı bir durum olabileceği değerlendirilerek jeoteknik birimden destek aldık ve buraya müdahale edildi. Jeoteknik birim aynı zamanda radarla liç bölgesini denetleyen birimdir. Olay günü izindeydim, bir hatam olmadığını söylemek istiyorum.”
“Radarı kontrol ettiğimde kritik seviyeyi geçen bir hareket gördüm”
Adli kontrol şartıyla serbest kalan kıdemli jeoteknik mühendisi A.R.K. ise liç bölgesindeki radar sistemini kontrol edip kritik seviyeye ulaştığında uyarıları veren kişi olduğunu belirtti.
A.R.K. 10 yıldır aynı birimde görev yaptığına işaret ederek, “1-12 Şubat’ta izinliydim, 13 Şubat’ta saat 10.30’da işbaşı yaptım ve sahaya gittim. Birimimizdeki personel B.M. 09.30 gibi beni aradı, bilgi verdi. Zaten 09.30’da bütün birimlere mail gönderilmişti.” dedi.
Ofise gittikten sonra sahaya geri döndüğünü, döndüğünde dubalarla kapatma işlemi yapıldığını aktaran A.R.K, ifadesine şöyle devam etti:
“2018’de liç bölgesinde faz 4 kısmında bir heyelan meydana gelmişti, böyle bir olay doğrudur. Sahaya gittiğimde çatlak olan kısımları görmek için kontrol yaptım. Güney duvarındaki çalışmalar henüz tamamlanmadığı, arada boşluk olduğu için kuzeye doğru bir hareket gördüm. Radarı kontrol ettiğimde kritik seviyeyi geçen bir hareket gördüm. Artık boşluğunun doldurularak çatlakların giderilemeyeceğini ve bölgede çalışma yapmanın tehlikeli olduğunu belirledim. Sonrasında bir mail yazdım, hareketin kritik seviyede olduğunu, bölgede çalışma yapılmaması gerektiğini ve siyanürün kesilmesi gerektiğini söyledim. M.B ile J.R.G’nin odasına gittim ve tespitlerimi aktardım. Tespitlerim onaylandı ve gerekenler yapıldı. Yemek yedik ve saat 13.30 gibi tekrar sahaya gittik, sahada son kez tansiyon çatlaklarını kontrol etmek istedim. Gözle görülür açılma var mı diye bakmak istedim. Araçla gittiğimiz burun kısmında 50 santimlik çökme fark ettim. Alanın çok tehlikeli olduğunu anladım, alanın tahliye edilmesi gerektiğini söyleyerek ofise geri döndüm ve bu sırada olay oldu. Ben ve altımdaki personelle birlikte olay anından 15 dakika önce olay yerinden ayrıldık.”
Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan maden mühendisi M.T. de 12 Şubat’ta göreve başladığını kaydetti.
M.T, “Olayın olduğu tarihte henüz oryantasyon eğitimim tamamlanmamıştı, maillerim açılmamıştı. Açık işletme maden müdürü olarak görev yapacaktım. Ertesi gün bu olay oldu. Başlamış olsaydım asıl görevim maden çukurundan alınan cevherin kırıcıya götürülmesine kadardır. Liç bölgesi ile ilgili herhangi bir görevim ve bilgim yoktur.” ifadesinde bulundu.