Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, savaş hukukunun ilk kuralının çocuklara, kadınlara, yaşlılara ve hastalara dokunmamak olduğunu vurguladı. Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, İsrail’i bir kez daha “Terörist devlet” olarak tanımladı. İsrail Başbakanı Netanyahu’ya seslenen Erdoğan, “Sende atom bombası var mı yok mu? Sıkıysa açıkla” dedi.
Erdoğan, “Ey İsrail sende atom bombası, nükleer bomba var ve bununla tehdit ediyorsun. Bunları biz biliyoruz. Artık ecelin geliyor. İstediğin kadar nükleer bombaya sahip ol, neye sahip olursan ol ama gidicisin. Ahlak, vicdan, onur namına ne varsa hepsini kaybedenler insan değil ancak belhüm adal olabilir” değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan şöyle devam etti: “Yıllarca Ermenistan ülkemiz topraklarıyla ilgili ham hayaller peşinde koştu. Karabağ Savaşı ile dersini aldı, yerine oturdu. Şimdi de İsrail yöneticileri benzer hezeyanları ifade etmeye başladılar. Hiç merak etmesinler, bin yıldır sayısız benzer hayal sahibi gibi, bunların da sonu hüsran olacaktır. Komşularımızı bize karşı kışkırtanların, PKK’yı üzerimize salanların, FETÖ’yü sinsice içimize sokanların heveslerini kursaklarında bırakmayı hep sürdüreceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in, bir şehri, içindeki insanlarıyla topyekun yok etme stratejisi uyguladığını belirterek, “Gönlüm ferah, açık olarak diyorum ki İsrail bir terör devletidir.” diye konuştu. İsrail’in, evlerini terk etmeye zorladığı sivilleri yolda kasıtlı olarak bombalayan bir canilikle, kelimenin tam anlamıyla bir devlet terörü sergilediğini vurgulayan Erdoğan, “Hamas’ı terör örgütü olarak ifade ediyorsun. Hamas, Filistin’de seçimlere girip seçim kazanan bir siyasi parti. Seçimi kazandıktan sonra da hakkını, haklarını elinden aldınız. İsrail, Amerika birlikte aldılar. Bu gerçekleri görelim. Ama hala benim ülkemde bile Hamas’ın bir siyasi parti olduğunu bilmeyen, anlamayanlar var” ifadelerini kullandı.
Gazze’de 40 gündür şahit olduklarını anlatmak için savaş dahil tüm kavramlar yetersiz kaldığını vurgulayan Erdoğan, “Çünkü savaşın da bir ahlakı vardır; adabı, hukuku ve sınırı vardır. Kuvözdeki, kundaktaki bebekleri katledenler, evlerinden kovdukları masumların tepesine bomba yağdıranlar, insanların suyunu, gıdasını, yakıtını keserek ölüme mahkum edenler, 2 milyonu aşkın sivili atom bombasıyla yok etmekten bahsedenler… Karşımızda bir soykırım var. Şu anda yüzlerce, binlerce avukat bunları Lahey Adalet Divanı’na ve böyle bir soykırımı yaptığı için bunları, kesinlikle soykırım noktasında da bütün adımları atıp, gerekli olan duyuruyu yapmanın gayreti içerisinde olacağız” diye konuştu.
“İnsanım” diyen hiç kimsenin, Gazze’de yaşananları onaylayamayacağını, mazur ve meşru göremeyeceğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İsrail yönetimini lanetlerken ebette bu katliamlara aleni destek verenleri, meşrulaştırmak için kırk dereden su getirenleri de unutmuyoruz. İsrail’in işlediği insanlık suçlarına ses çıkarmayanlar, en az failler kadar bu suçlara ortaktır. Gazze’de öldürülen yavruların kanı, İsrail yönetimine silah, mühimmat ve istihbarat desteği sağlayanların alınlarına utanç lekesi olarak yapışmıştır.”
Türkiye’de birilerinin yaptığı gibi zalimle mazlumu eşitlemenin, zalimi aklamak olduğunun altını çizen Erdoğan, “CHP ve bazı ortaklarının yaptığı tam olarak budur. Açıkça İsrail yönetimini savunamadıkları için direnişçileri ‘terör örgütü’ ilan ederek, canileri temize çekmeye çalışıyorlar. Bunu da millete ‘tarafsızlık’ diye yutturabileceklerini düşünüyorlar” dedi.
Atatürk’ün partisi CHP’nin marjinal örgütlerin ve jakobenlerin elinde oyuncağa döndüğünü ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: “Değişim dediler, yenilenme dediler, bir sürü albenili kavramı arka arkaya sıraladılar. Ancak kurultaylarında Selo’sundan Kavala’sına ne kadar demokrasi düşmanı varsa, tekmiline birden selam çaktılar. CHP’nin genel başkanlık koltuğunda oturan gerçekten genel başkan mı, yoksa emanetçi mi belli değil. Onu oraya oturtan efendilerinin bir sonraki adımı ne olacak, o da meçhul. Dikkat ederseniz, son seçimler öncesinde iyice ayyuka çıkan Kandil ve Pensilvanya ile işbirliklerini sonlandırma adına hiçbir emare göstermediler.”
CHP ve 7’li koalisyonda kimin kimi hançerlediğinin kendi meseleleri olmadığını kaydeden Erdoğan, şunları söyledi: “Hatta genel başkanlık koltuğunda oturan yeni şahsın, selefi gibi ‘çarkçı’ olması da bizi alakadar etmez. Tüm bunlar CHP’nin iç meselesidir, iç hesaplaşmasıdır, o dönem yol yürüdükleri ortaklarıyla kendi aralarında açıklığa kavuşturması gereken hususlardır. Bizim için önemli olan ellerinde hançerle gezen bu kifayetsiz muhterislerin, o hançerleri milletimize saplamasının önüne geçmektir. Bugün recmettikleri sabık genel başkanları galiba ofis açmış, inşallah mutfağı da unutmamıştır. Daha 5-6 ay öncesine kadar yere göğe sığdıramayan yine bunlardan başkası değildi.”
Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki meselenin, iki yüksek yargı organının görev alanlarıyla ilgili görüş farklılığından ibaret olduğunu aktaran Erdoğan, iktidarları döneminde Anayasa’ya kazandırılan bireysel başvuru hakkının kullanımı noktasında yaşanan sorunun bir süredir ifade edildiğini kaydetti. “Her iki yüksek yargı organı, başkanları da dahil hem görüşmelerimizde hem de kamuya açık toplantımızda bu konudaki şikayetlerini dile getiriyorlardı” diyen Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin 130 bin dosya sayısına ulaşan bir iş yükünün altından kalkmasının mevcut şartlarda mümkün olmadığına işaret etti. Erdoğan, “Sorunun acil çözümü konuyla ilgili anayasal ve yasal değişikliklerin süratle yapılmasından, kalıcı çözümü ise yeni ve sivil bir anayasadan geçmektedir” şeklinde konuştu.
Erdoğan, TİP’ten Hatay milletvekili seçilen Can Atalay hakkındaki Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararlarına ilişkin, “Meclis eylem ve nümayiş yeri değil, ülkenin meselelerine çözüm üretme mercidir. Cumhur İttifakı’ndaki ortaklarımızla ve sürece katkı vermek isteyen diğer siyasi partilerle bir çözüm yolu bulacağımıza inanıyorum” dedi. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkını da içeren Anayasa değişikliğine CHP’nin ‘Hayır’ dediğini hatırlatan Erdoğan şunları ifade etti: “Hatta her zaman yaptıkları gibi değişikliklerin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Dolayısıyla CHP’nin bugün bireysel başvuru konusunda söyleyecek hiçbir sözü yoktur ve olamaz. İki yüksek yargı organı arasında ortaya çıkan içtihat farkını, ‘darbe’ olarak nitelemek ise bir başka utanmazlıktır. Şu gerçeği biz de milletimiz de çok iyi biliyor, Allah korusun bu ülkede darbe veya kalkışma olsa, en büyük destekçisi CHP olacaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Boğazı’nda, donanmanın 100 gemiyle yaptığı resmigeçit töreninin çok önemli mesajlar ve semboller içerdiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dostlarımıza güven, hasımlarımıza korku salan bu tören vesilesiyle, donanmamız başta olmak üzere ordumuzun kabiliyetlerini görme fırsatı bulduk. TCG Anadolu’nun büyük kardeşi olacak yeni nesil bir uçak gemisi inşa etmek için kolları sıvadık. Hava gücümüzde çarpan etkisi yapacak, 5’inci nesil mili muharip uçağımız KAAN ile ilgili çalışmalar devam ediyor. SİHA teknolojisinde çığır açan Bayraktar TB-3’ün çeşitli testleri başarıyla gerçekleştiriliyor.”
Erdoğan, İsveç’in NATO’ya katılım protokolüne ilişkin kanun teklifiyle ilgili, “Şu anda komisyonda. İsveç ne yapıyor ne ediyor onu da takip ediyoruz” dedi. Erdoğan, partisinin Grup Toplantısı’nın ardından Meclis’ten ayrılırken, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, “Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay arasında bireysel başvurulara bir sınırlandırılma getirilmesi gibi bir durum söz konusu olabilir mi?” sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi: “Bizim şu anda bireysel başvuru noktasında geçmişte bu bireysel başvuruyu süratle azaltacak diye adımlar atıldı. Ama şu anda bireysel başvuruyla ilgili dosya sayısı 130 bin. Demek ki beklenen netice alınamadı. Herhalde bunun üzerinde de Anayasa Mahkemesi çalışacak. Bizimle alakalı bir iş değil.”
Anadolu Yayıncılar Federasyonu öncülüğünde bir grup gazeteci Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşerek yeşil pasaport talebini iletti. Ukrayna ve Filistin’de yaşanan savaşın gazetecilerin yeşil pasaporta olan ihtiyacını bir kez daha gündeme getirdiğini belirten Anadolu Yayıncılar Federasyonu Başkanı Sinan Burhan, “Sayın Cumhurbaşkanım 4 bin civarında meslektaşımız bu pasaportu talep ediyor. Avukatlar ya da diğer meslek grupları kadar bir talep yok. Gazetecilik dinamik bir alan sürekli krizler çıkıyor. Savaş çıkıyor. O nedenle hızlı davranmamız gerekiyor. Zaten sayımız çok az bize bu konuda destek olmanızı bekliyoruz” dedi. Gazetecileri sıcak bir biçimde karşılayan Cumhurbaşkanı Erdoğan talebi değerlendireceklerini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ile telefonda görüştü. Görüşmede, İsrail’in Gazze’ye yönelik şiddetini artıran ve insan hakları ihlallerini içeren saldırıları ile bölgede yaşanan insani kriz ele alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin topraklarına yönelen vahşetin giderek derinleştiğine, sivil ölümlerinin her geçen dakika arttığına dikkati çekerek savaş suçları işleyen İsrail’in uluslararası mahkemelerde cezalandırılması yönünde çalışacaklarını ve ateşkesin ve kalıcı barışın sağlanması için İtalya’dan destek beklediğini vurguladı.